Mikrop teorisinin etkisiyle birlikte dönem için yine öncelikli olan “sürdürülebilirlik” esas alınarak tasarlanmış tekrar kullanılabilen kumaş parçalarından yapılan “adet kemerleri” hızla popüler hale geldi. Daha sonra 1896'da Johnson & Johnson, Fransız hemşirelerin bambo liflerden ilham aldığı tek kullanımlık pedleri Amerikan pazarına sundu. Türkiye’ye hijyenik pedlerin girişi ise bundan daha sonra, Femil ile olmuştur.
Hijyenik pedler, kadınların adet dönemlerinde rahatlık ve hijyen sağlayan temel ürünlerden biridir. Adet dönemlerinde kullanım kolaylığı, erişilebilirlik ve konfor nedeniyle genellikle tercih edilirler. Modern hijyenik pedler genellikle sentetik veya pamuk bazlı malzemeler kullanılarak üretilir ve çeşitli ihtiyaçları karşılamak amacıyla farklı tiplerde sunulur.
Ancak, hijyenik pedlerin tarihine bakıldığında, bu ürünlerin kullanımının geçmişi oldukça kısa bir süreye dayanır. İnsanlık tarihinde, kadınların adet dönemiyle başa çıkma konusunda çözümler bulma fikri, sadece son 50 yılda daha yaygın hale gelmiştir. Bu döneme kadar, birçok kadın, adet dönemleri boyunca mevcut olan sınırlı seçeneklerle başa çıkmak zorundaydı.
Gelişen teknoloji ve toplumsal farkındalık ile birlikte, hijyenik pedlerin tasarımı ve üretimi önemli ölçüde gelişti. Bugün, farklı boyutlarda, kalınlıklarda ve emicilik özelliklerinde birçok seçenek mevcuttur. Bu ürünler, kadınların adet dönemlerinde günlük yaşamlarını daha rahat sürdürebilmelerini sağlamak için sürekli olarak yenilenmekte ve iyileştirilmektedir.
Hijyenik pedlerin evrimi, kadın sağlığına yönelik genel farkındalığı artırmış ve adet dönemleriyle ilgili tabuları kırmaya yardımcı olmuştur. Ancak, bu alandaki ilerlemelerin hala devam ettiği ve kadınların ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek adına araştırma ve geliştirmenin devam ettiği unutulmamalıdır. Hijyenik pedlerin tarihindeki bu kısa ama etkili evrim, kadınların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmış ve hijyen standartlarını yükseltmiştir.
Hijyenik pedlerin günümüzdeki formu, yaklaşık 50 yıl önce ortaya çıkmış olsa da, adet kanamasını durdurmak amacıyla kullanılan hijyenik ürünlerin tarihi aslında Antik Yunan medeniyetine kadar uzanmaktadır. 10. yüzyıl Antik Yunan'da, kadınlar adet dönemlerinde hijyen ve konfor sağlamak amacıyla ilk kadın pedine benzer bir ürünü kullanmışlardır.
O zamanlar kadınlar, genellikle yumuşak malzemelerle sarılmış kumaş parçalarını, adet dönemlerinde kanı emmesi için kullanmışlardır. Bu erken formdaki hijyenik ürünler, adet kanamasını daha yönetilebilir hale getirmek ve kişisel hijyen sağlamak için tasarlanmıştı. Ancak, o dönemdeki teknolojik ve bilimsel sınırlamalar nedeniyle, bu ürünler günümüzdeki hijyenik pedlere kıyasla daha basit ve etkisizdi.
Hijyenik pedlerin bugünkü çevre dostu formları geliştirilmeden önce, kadınlar tarih boyunca adet kanamalarını kontrol etmek ve daha konforlu bir deneyim yaşamak için çeşitli malzemeler kullanmışlardır. Bez parçaları, pamuk, koyun yünü gibi doğal materyaller, kadınların adet dönemlerinde hijyen ve rahatlık sağlama amacıyla tercih ettiği ilk malzemeler arasında yer alır. Özellikle geçmiş dönemlerde, kalın yün iplerle örülen örgü pedler, kadınların adet dönemini yönetmek için yaygın olarak kullanılan ilginç ürünlerden biriydi. Ayrıca, kadınlar tavşan kürkü ve hatta çimen gibi doğal materyalleri adet kanamalarını yönetmek için kullanmışlardır.
1800’lü yılların sonlarına gelindiğinde, mikroorganizmaların üremesi ve yayılmasının birçok hastalığın temel nedeni olduğunu savunan "mikrop teorisi" ortaya çıktı. Bu teori, hastalıkların küçük parçacıkların varlığı ve yayılmasıyla ilişkilendirilmesini sağladı ve bu dönemde hijyen anlayışında büyük bir değişime yol açtı. Bu bilimsel gelişmelerle birlikte, regl dönemindeki kadınların kullandığı bezlerin ve kumaşların, regl kanının beklemesi ve bu kumaşların belirli bir süre boyunca kullanılması, hijyenle ilgili bir problem olarak fark edilmeye başlandı.
Mikrop teorisinin etkisiyle, regl kanının emilmesi için kullanılan malzemelerin ve bu malzemelerle temas eden kıyafetlerin, mikropların yayılma riskini artırabileceği düşünülmeye başlandı. Bu düşünce, regl dönemindeki kadınların sağlıklarını korumak adına daha hijyenik çözümler arayışına yönlendirdi. Bu dönemde, kadınlar arasında hijyen ve sağlık konularında farkındalık arttıkça, regl dönemi hijyen ürünleri ve kullanım pratikleri üzerine yeni yaklaşımlar geliştirilmeye başlandı.
Mikrop teorisinin beraberinde getirdiği endişelerle birlikte, zaten var olan ve tekrar tekrar kullanılabilen kumaş parçalarının sürdürülebilirliğini artırmak amacıyla tasarlanmış kemerler, piyasaya sürülerek Kuzey Amerika pazarında hızla popülerlik kazanmaktadır. Bu özel kemerler, kullanıcıların kumaş parçalarını sabit tutmalarını sağlamanın yanı sıra, değişimlerini kolaylaştırarak giyim endüstrisinde daha sürdürülebilir bir yaklaşım sunmaktadır. Yenilikçi tasarımı ve pratik kullanımıyla bu kemerler, çevresel bilincin arttığı bir dönemde tüketiciler tarafından olumlu bir şekilde karşılanmakta ve çeşitli yaşam tarzlarına uygun bir seçenek sunmaktadır.
Tek kullanımlık pedler, ilk olarak savaş sırasında ortaya çıkan yoğun kanamaları durdurmak amacıyla hemşireler tarafından kullanılmaya başlandı. Bu pedlerin temel malzemesi, posa haline getirilmiş ağaç lifleriydi. Hem yeterince emici olmaları hem de düşük maliyetli olmaları nedeniyle, bu pedler özellikle tek seferlik kullanımlar için son derece uygun bir seçenek olarak öne çıktılar. Savaş koşullarında, acil tıbbi müdahale gerektiren durumlarda hızlı ve etkili bir çözüm sunan bu pedler, zamanla geliştirilerek günümüzde menstrüasyon döneminde kullanılan hijyen ürünlerine dönüştü.
1. Dünya Savaşı döneminde, savaş meydanlarında karşılaşılan ciddi yaralanmalar ve kanamalar, sağlık ekiplerini yeni ve etkili tıbbi çözümler bulmaya yönlendirdi. Bu zorlu koşullar altında, askerlerin acil kanamalarını durdurmak için pratik çözümlere ihtiyaç duyulmaktaydı.
Fransız hemşireler, savaş sırasında ortaya çıkan bu acil durumu hafifletmek için kendi pratik bilgi ve becerilerini kullanmaya başladılar. Kanamayı kontrol altına almak ve enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla, ucuz ve hızlı bir çözüm arayışına girdiler. Bu süreçte, Fransız hemşireler tarafından geliştirilen tek kullanımlık bandajlar, savaş alanındaki acil tıbbi müdahalelerde hayati bir rol oynadı.
1896 yılında, Amerika'da sağlık alanında öncü bir şirket olan Johnson & Johnson, Fransız hemşirelerin bu inovatif çözümünden esinlenerek, tek kullanımlık pedleri Amerikan pazarına sundu. Bu pedler, özellikle yara bakımında pratik, hijyenik ve etkili bir çözüm sunmalarıyla sağlık sektöründe önemli bir dönüm noktası oluşturdu.
İlk defa savaş sırasında kullanılan ve ihtiyaçtan doğan bu fikri çok beğenen üreticiler hiç zaman kaybetmeden seri üretime geçerek “Southball Pad” adı ile piyasaya sürdüler. 1920'lerin başlarında, Johnson & Johnson tarafından üretilen kadın pedi, hayati bir ihtiyaç olmasına rağmen, toplumda hala tabu sayılan bir konuydu. Ürün, seri üretimle daha uygun fiyatlarla tüketiciye ulaşabilirdi, ancak kadınlar bu önemli ürünü satın alırken utanç duyuyorlardı. Bu durum, üreticilerin beklediği satış rakamlarını etkiliyordu.
Bu sorunu çözmek için, Johnson & Johnson firması ürünün adını değiştirdi ve "ped" kelimesini içermeyen daha nötr bir isim olan "Nupak"ı benimsedi. Bu adım, kadınların bu ürünü satın alırken duydukları utanç duygusunu azaltmaya yönelik bir çabayı temsil ediyordu.
Ayrıca, müşterilere daha fazla gizlilik sağlamak amacıyla satış yöntemlerinde de değişiklik yapıldı. Kadınlar, kasiyerle iletişime geçmeden, utandıkları hissini en aza indirgemek adına bir kutuya para bırakarak ürün satın alabiliyorlardı.
Kadınlar için adeta bir devrim niteliğinde olan Femil ve Bağları’nı, Türkiye’nin ilk hijyenik pedini bu yazımızda detaylıca tanıyacaksınız. Bu harika eski hijyenik ped reklamının metni şöyle:
“Hayatın En Birinci Zevki
35.000 bayandan aldığımız teşekkür mektuplarında diyorlar ki: Adet zamanlarımız için icat etmiş olduğunuz Femil ve Bağlarını yalnız o zamanımızda değil, temiz olduğumuz zamanlarda bile seve seve ve zevkle kullanıyoruz ve hakikaten hayatın en lezzetli anlarını yaşıyor ve yumuşak, temiz, ufak, sıcak, misli görülmemiş ihtirainizden dolayı size candan teşekkür ediyoruz.
Müessesemiz bu samimi mektuplara müfterihdir.”
Femil pedleri, iddialara göre en sıkı elbiseler altında dahi görünmeyen ve cildi hiçbir şekilde tahriş etmeyen özellikleriyle öne çıkarak Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Ürün, kullanıcılarına konforlu ve güvenli bir deneyim sunmayı hedeflerken, reklamlarında vurgulanan yüksek satış rakamlarına rağmen regl dönemlerinde kullanıcılar arasında ara bezlerin yaygın bir şekilde tercih edildiği gözlemlenmektedir.
Femil'in Avrupa pazarına yönelik pedleri, ince tasarımı ve etkili emici özellikleriyle öne çıkmakta, özellikle sıkı giysiler altında dahi görünmeyen yapısıyla kullanıcıların rahatlığını ön planda tutmaktadır. Cildi tahriş etmeme özelliği, ürünün tercih edilme nedenlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
Ancak, ilginç bir şekilde, Femil'in reklamlarında vurgulanan yüksek satış rakamlarına rağmen regl dönemlerinde pek çok kullanıcının hala ara bez kullanımına yönelmesi, regl hijyen ürünleri pazarındaki çeşitliliği ve tüketici tercihlerini gösteren bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, tüketicilerin ihtiyaçlarına uygun çeşitli ürünleri tercih etme eğiliminde olduklarını ve pazarın dinamik yapısını yansıtmaktadır.
1970'lerde, Kuzey Amerika'da ortaya çıkan yapışkan bantlı pedler, kadınların hijyen ihtiyaçlarına yönelik devrim niteliğinde bir ürün olarak kabul edildi. Bu dönemde, pedlerin evrimi hızla ilerledi ve 1980'lere gelindiğinde giyilebilir kemer formundaki pedler, piyasada neredeyse tamamen yerini kaybetti. Bu teknolojik gelişmelerin etkisi, Kuzey Amerika'nın yanı sıra dünya genelinde de hissedildi.
Türkiye'nin bu yeniliklere ayak uydurması ise ABD merkezli Procter&Gamble (P&G) şirketinin ürünü olan Orkid ile gerçekleşti. 1970'lerde Türkiye pazarına sunulan Orkid, iç çamaşırlara rahatça yapışabilen yapısıyla dikkat çekti. Bu ürün, 1966'da son reklamına rastlanan Femil'in yerini hızlıca doldurarak Türk kadınlarının hijyen konusundaki tercihlerini değiştirdi.
Orkid, Türkiye'de kadınların günlük yaşamlarını daha konforlu hale getiren bir inovasyon olarak karşılandı. Yapışkan bantlı pedlerin kullanımı, hijyen standartlarını yükseltirken aynı zamanda kadınların özgürlüğünü ve rahatlığını artırdı. Bu dönüşüm, hem batıda hem de Türkiye'de kadınların günlük yaşamlarında önemli bir değişimi simgeliyor.
Günümüzde hijyenik ped kullanımının sürdürülebilirlik açısından zararlı oldukça fazla tartışmaya ve karşıt görüşlere yol açmış bir konudur. Peddon, bireyin menstrüel hijyen ihtiyaçlarını eksiksiz bir şekilde karşılayarak hem hijyen sağlar hem de hijyenik ped ve/veya tampon kullanımına olan gereksinimi ortadan kaldırır. Bu yenilikçi ürün, menstrüel atık oluşumunu etkili bir biçimde engelleyerek çevreyi koruma konusunda önemli bir rol oynar.
Sadece bireyin rahatlığını düşünmekle kalmayıp, aynı zamanda gezegenimizi temiz tutarak sürdürülebilirlik ve çevresel bilincin artmasına katkıda bulunur. Peddon, kullanıcılarına sadece menstrüel dönemlerinde değil, aynı zamanda çevre dostu bir alternatif arayan herkes için güvenli ve etkili bir seçenek sunar. Bu sayede, geleneksel menstrüel ürünlerin neden olduğu atık miktarını azaltarak, daha temiz bir dünya için bir adım atar.
Günümüzde menstrüel ürünlerin satışı giderek yaygınlaşmış olsa da regl tabuları hala tam anlamıyla ortadan kalkmış değil. Menstrüel ürünlerin herkesçe erişilebilir olması ve çevreye bıraktıkları “atığı azaltmak” amacıyla bizde üzerimize düşeni 2021 yılından beri; gelişmiş teknolojiler ile hem sürdürülebilir hem de tekrar kullanılabilir özellikli “Türkiye’nin ilk yıkanabilir Regl Kulodu Peddon” ile pazarda yerimizi aldık. Peddon regl külotları ile hem tek kullanımlık pedlerin çevreye verdiği zararın önüne geçebilir yıllarca kullanabilir, hem de regle yönelik toplumsal önyargıların kırılmasına katkıda bulunabilirsin!